Eğricetvelden doğru çizgi çıkmaz Yanan ile yenen elinden vay Acıyan çok amma ekmek veren yok Sonraki T Harfi ile Başlayan Atasözleri. Tencere tava herkeste bir hava Tüy (yüz) güzelliği hamamdan eve huy güzelliği urum dan şam a Tek duranın devece assı var
Defansda gotas ve camara olursa bence korkmaya gerek yok,caner& koray,ligde konya ,rize maçları gibi maçlarda idare ederlerde avrupada çok sıkıntı yasatırlar,ortasahada top tutup,pas dagıtacak adam eksikliği bariz şekilde belli,atıfın bize geldiği gibi 25 27 yaşlarında top cambazıgerekiyor,kopenagın,hiçbir maçını izlemedim,bu konuda ahkam kesecek değilim,ülkesinin
Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.” Evet Ellibeş bey eğri cetvelden doğru çizgi olmaz. Tam bir anlatan bir söz. Yanıtla. 0Beğen. 0Beğenme 15 Haziran 22:45. 07.
Teşvikte Eğri Cetvelden Doğru Çizgi! / Yahya Arıkan. Yepyeni teşvik sistemimizin, eksik gördüğümüz birçok noktasını bu köşeden gündeme getirirken, bazı destek unsurlarını da sizlerle paylaştım.
TÜSİAD çok sert açıklamalarda bulundu. TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik ekonomik durumu değerlendirerek, "Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz" dedi. TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ise konuştu. Özilhan, "Türkiye'nin gündeminde seçimler var. 2007den bu yana ortalama 12 ayda 1 yapılan seçimlerden yorgun
E Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. 4. Aşağıdakilerden hangisi belirtili isim tamlaması değildir? A) Benim babam. B) Senin baban. C) Bizim babamız. D) Sizin babanız. E) Cefakar babam. 5. Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına başka sözcükler girebilir. Genellikle sıfatlar bazen de miktar zarfları girer.
stpoR. Temposu çok yüksek bir seçim arafesini yaşadığımız şu günlerde siyaset oldukçakızışmış haziran Pazar günü gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için siyasi partiler ve cumhurbaşkanı adayları son viraja girildiği bu hafta halkla buluşmaya hız vermiş durumdalar. Aslında yeni bir siyasal sisteme geçilecek olan başkanlık sisteminin parametreleri üç aşağı beş yukarı toplumsal karşılığı olan bir silueti ortaya çıkarmış durumda .İttifaklar açısından değerlendirme yapılacak olursa bir tarafta 16 yıllık benkraundu ile ortada olan ve son yüz yılın en önemli icraatları ile atraksiyon gerçekleştiren yaptıklarını yapacaklarının teminatı olarak gösteren bir iktidar,diğer tarafta ise iktidarın sağlamış olduğu kazanımları ortadan kaldıracağını ve yıkma kavramı üzerinden siyaset startejisini yürüten bir muhalefet korosu. Buradan anlaşılan o ki muhalefet iktidarı taşıyabilecek bir vizyona sahip yere basmayan afaki vaatlerle oy devşirmeye çalışan bir muhalefetin en önemli marifeti muhalefet konumunu güçlendirmekten öteye açısından tabloya baktığımızda değişik anket şirketlerinin ortaya sundukları sonuçlar ne kadar sağlıklı olup olmadığı tartışma götürse de aidiyetler üzerinden yapılan çalışmalar olarak anlamda taban formasyonu olarak kendisini yakın olarak gördüğü ittifakın lehine sonuçlar üreterek toplumsal algıyı yönetmek isteyen şirketler ne kadar başarılı olacaklar reel sonuçları itibari ile 24 haziran günü tüm çıplaklığıyla hep beraber göreceğiz. İttifak cephelerinden adı sözde milli ittifak olanların argümanlarına baktığımızda özellikle toplumun sinir uçlarına dokunan ve ülkenin baş belası terör örgütü ve onun siyasi uzantısı olan siyasi partinin sözcülüğüne soyunmaları ve bu hattan siyaset üretmeleri gösteriyor ki belli bir merkezden dizayn edilen bir figüranlar topluluğuyla karşı karşıyayız. Oysa biz biliyoruz ki eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Kendini güncelleyemeyen yaşadığı dünya gerçeklerine göre siyaset üretemeyen kişiler siyaset kurumuna kuşkusuz hem itibar hem de irtifa kaybettireceklerdir. Israrla seçmenlere çıkmaz sokağı işaret eden bir anlayışın eylem ve söylem bütünlüğü ortaya koyması düşünülemez. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz gerçeğinden hareketle kendi gerçekliğini ve yaşadığı toplumun temel değerlerini homojenleştirerek bir duruş ortaya koyduğunuzda çözünürlüğü yüksek bir toplum ortaya çıkarmak kolay olacaktır. Bugün Türkiye üzerine yedi düvelin saldırması ve yerelde de aynı koronun melodilerini seslendiren yerli siyasetçilere baktığımızda gittikçe bölgesinde ve dünyada çözünürlüğü yükselen bir Türkiye den rahatsız olanlar her anlamda harekete geçmiş durumdalar. Bu noktada küresel saldırının farkına varamayan yada vardığı halde işine gelmeyen içerdeki mihrakların birbirleri ile siyasi flörtleri bu milletin ferasetini aşamayacaktır. Selimiye camisini inşaa etmek ve böylesine muhteşem bir eseri meydana getirmek için bir Mimar SİNAN olmak lazım. Ama aynı eseri yıkmak için eli balyoz tutan üç beş işçi anda Türkiye nin geldiği noktada elde ettiği kazanımları bize dört yıl yeter diye millet den yetki isteyen muhalefet korosunun kısa sürede yıkma işinde ne kadar marifetli olduklarını anlama bakımından gözden kaçırılmaması cihetle yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi “eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz “ sözünün tekrarında fayda görüyor bu milletin ferasetine güvendiğimi ifade etmek istiyorum. Kalın sağlıcakla …
Türk afet yönetiminin içinde bulunduğu durum uzun yılların ihmalinden kaynaklanıyor ama şu anki iyi niyete ve gayretlere rağmen de bir türlü söz konusu olan halkımızın canı ve malı! Bu nedenle, iş işten geçmeden gerçeklerimizi konuşmalıyız. “Doğruyu bilip de söylemeyen dilsiz şeytandır” hadisine de uygun bir şekilde işte Türkiye’deki afet yönetim sisteminin yanlışlarına örnekler 1 7269 sayılı kanun sadece deprem, sel, kaya düşmesi, çığ, heyelan gibi 5 afet ve yangından bahseder. Bu nedenle kuraklık, tesislerdeki patlamalar hiç bir istatistik kaydında yer almaz. Her yerde Türkiye’de sadece 5 afet olurmuş gibi konuşur, bu 5 afeti toplayıp Türkiye’nin afetlerini yüzde 100’e tamamlayarak kendimizi kandırır dururuz!2 Türkiye’de afet yönetimini bir kalkınma problemi değil; bir müdahale problemi olarak görürüz. Bu nedenle de çalışmalarımızın büyük kısmı müdahaleye yani insanları enkaz altından nasıl kurtarırız noktasına yönelik. Sonuç olarak mevcut kaynaklarımızı gelişmeye değil yıkım ve yara sarmaya 1950’lerde afet yönetimi Dünyada Sivil Savunma olarak başlamış ve günümüzde kapsamı geliştirilerek afet yönetime dönüşmüş. Buna rağmen ülkemizde yeni kurulan İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri sivil savunma mantığı ile yürütülmekte ve teknik elemanlara dahi arama kurtarma eğitimleri verilmekte. Halbuki sivil savunma uzmanları ülkemizde de yıllar önce afet yönetimi uzmanına dönüştürülmüş AFETE BİR KURUL TUHAFLIĞI4 Stratejik, taktiksel ve operasyonel çalışmalar birbirine girmiş. Eşgüdümü sağlaması ve gerekli stratejileri belirlemesi gereken kurumlar gündelik iş yükü altında Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın görev ve teşkilatlanmasını öngören ve 2009 yılında çıkartılan 5902 sayılı kanun Deprem Danışma Kurulu, Deprem Dairesi gibi bir çok tuhaflıklar ve eksiklikler taşımakta. Dünyanın hiç bir yerinde her bir afet için danışma kurulu ve daire kurulduğu Afet anında eski adıyla kriz merkezi yeni adıyla afet yönetim merkezindeki bir masa etrafında toplanan onlarca kişinin vali gibi bir kişi tarafından yönetilebileceği düşünülmekte. Dünyada afet sırasında bir kişinin sadece 5 kişiyi yönetileceği kabul edilerek, U şeklindeki masa uygulamasından olay komuta sistemine Türkiye’de Sivil Savunma Sirenleri kanunu gereği sadece savaşta ve 10 Kasım’da kullanılabilmekte. Herhangi bir sel afetinde sivil savunma sirenlerini kullanmak mümkün değildir. Kazayla siren çalınsa eğitimsiz olanlar 10 Kasım sanıp saygı duruşuna geçebilir Çünkü insanlar afetlerde daha önce yaptıklarını yapar!8 Bazı kanunlar, kanunlardaki ifadeler değişse bile bu konuda çalışanların eğitimi, alışkanlıkları, bilgi ve görgüsü değişmemekte. Afet yönetimi bir bilim dalı ve uzmanlık görülmediği için de hiç bir eğitim almadan herkes afet yönetim uzmanı Ülkemizde afet çalışmaları toplum tabanlı değil; halk bu çalışmalarda paydaş olarak görülmemekte insanlarımız bu sürece daha çok “afetzede” olarak ŞATAFATLI BİNALARA HARCANIYOR10 Türkiye’de bir il veya ilçeyi afetlere çok iyi bir şekilde hazırlamış bir örnek yoktur. Bütün tecrübeler afet sonrası yıkım ve yara sarma çadır kurma gibi üzerinedir. 11 Kaynaklarımız daha çok şatafatlı arama kurtarma ekiplerine, uzay üssü şeklindeki gösterişli ve atıl afet yönetim merkezlerine harcanmakta. Halkın eğitimi daha çok bilgi yükleme şeklinde olmakta beceri geliştirme ve davranış değişikliğine gidilememekte. Daha da kötüsü afet ve acil durum yönetimi ile ilgilenenler halka anlattığı ve öğrettiklerini kendisi bile evinde 5393 Sayılı Belediye ve 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, belediye ve il özel idarelerine afet ve acil planlarını yapmak, afet zararlarını azaltmak, halkı eğitmek, gerekli donanımı hazırlamak gibi görevler vermesine rağmen ülkemizde bunları yerine getiren yok denecek kadar Afetlerde halkın sığınacağı, park, bahçe, okul ve kamu binalarında bu konu ile ilgili herhangi bir hazırlık Evinde, iş yerinde, doğru dürüst yangın, deprem tatbikatı yapanımız da yok...Sonuç olarak, Hz. Ali’nin “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz” dediği gibi Türkiye’de bu ilkel afet yönetim sistemiyle doğru bir yere varmamız mümkün değil. Bu arada hergün bir şekilde birbirimize verdiğimiz “selam” ile “her türlü afet, kaza ve bela senden uzak olsun” şeklinde bir dilekte bulunuyoruz. Fakat Goethe’nin dediği gibi “İstemek yetmez; yapmalıyız. Bilmek yetmez; uygulamalıyız!”
Çizgi çekmek deyiminin anlamı * Bir noktayı hat biçiminde çeşitli yönde uzatmak. * Bitirmek, sona erdirmek. Örnek Görevliler sahada çizgi çekiyorlar. Örnek 2 Bu olaya artık çizgi çekme vakti aşmak deyiminin anlamı Ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek, sınırı aşmak. Örnek Konuşmana dikkat et! Bu kez çizgiyi aşma. Örnek 2 Sizin sınıftaki öğrenciler çizgiyi aşmaya başladı. Örnek 3 Çizgiyi aşmadan dondurma sapmamak deyiminin anlamı Görüşlerinden vazgeçmemek, kararlı davranmak. Örnek Çizgisinden sapmadan siyaset yapan kalmadı. Örnek 2 O gazeteci son yıllarda çizgisinden sapmaya başladı. Örnek 3 Babam otuz yıldır çizgisinden sapmadan işini cetvelden doğru çizgi çıkmaz * Huyu, karakteri bozuk insanlardan iyilik ve yardım beklemek doğru değildir. Bu kişiler yerini bulduklarında ve zamanını yakaladıklarında yapacakları kötülükten geri durmazlar. * Bir işi yapmak için uygun olmayan yöntem ve yol izlenirse doğru sonuca ulaşılmaz.
21 Aralık 2012 Cuma TBMM'de 2013 yılı bütçesinin görüşüldüğü saatlerde Kırklareli Devlet Hastanesi bahçesinde AK Parti iktidarını ekonomi politikalarını eleştiren Türk Sağlık Sen Kırklareli Şube Başkanı Süleyman Koçarslan, "Bundan önceki 10 yılda ne gördüysek, ne yaşadıysak, 2013 yılında da benzer şeylerle karşılaşacağız. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Hükümetin elindeki terazi bozuk, cetvel eğri, bu nedenle de yaptığı hesapların hepsi yanlış çıkıyor" dedi. Türk Sağlık Sen Kırklareli Şube üyeleri dün Devlet Hastanesi Bahçesi'nde yaptıkları basın açıklaması ile 2013 yılı bütçesini protesto ettiler. Burada Sendika adına bir basın açıklaması yapan Şube Başkanı Süleyman Koçarslan, AK Parti hükümetini uyguladığı ekonomi politikaları nedeniyle eleştirdi. Geçen 10 yılda hak kayıplarının yaşandığını, ücrette adaletsizliğe yol açıldığını ve kamu kaynaklarının heba edildiğini ifade eden Koçarslan, doğalgaza, mazota, elektriğe, kömüre, ulaşıma zam yapılırken "toplu sözleşme" adı altında memurlara yüzde 4+4 artışı reva görüldüğüne şahit olduklarını kaydetti. Hükümetin ekonomide düştüğü hatalara dış politikada da düştüğünü düştüğü hataları ise vatandaşa fatura eden bakanları gördüklerini söyleyen Koçarslan, "Şimdi bu çarpık anlayışın hazırladığı 2013 yılı bütçesi Meclis'te görüşülüyor. Bundan önceki 10 yılda ne gördüysek, ne yaşadıysak, 2013 yılında da benzer şeylerle karşılaşacağız. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Hükümetin elindeki terazi bozuk, cetvel eğri, bu nedenle de yaptığı hesapların hepsi yanlış çıkıyor" yılı bütçesinde, bütçe açığının ve cari açığın, memur, emekli, dul ve yetimlerden kesilecek parayla ve yeni vergilerle kapatılmaya çalışılacağının görüldüğünü savunan Koçarslan, şöyle konuştu;"Gelecek yıl bütçesinde enflasyon hedefi yüzde 5,3; büyüme hedefi yüzde 4 ama ÖTV'deki artış yüzde 17, KDV artışı yüzde 18 ve toplam vergilerdeki artış da yüzde 14 olarak planlanmış. Bunun anlamı, dar ve sabit gelirlilerimizin sırtına binecek yeni vergilerdir. Bunun anlamı vergi dilimi nedeniyle, Haziran ayından sonra azalacak maaşlardır. Bunun anlamı, zahmeti, külfeti çalışanın sırtına bindirmek, nimeti mutlu azınlığa peşkeş yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık yüzde 6,8 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, aksine pastadan aldıkları pay kısılmıştır. Ekonomik kriz dönemleri, çalışanlarımızın haklarının budanması için bir fırsat olarak görülmüş, bu dönemlerde çalışanlarımız işsizlikle tehdit edilerek sesleri kısılmıştır. Yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına milyarlarca liralık kaynak yaratılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz açlığa, yoksulluğa ve sefalete 2012 yılı içinde banka hesabında 1 milyon lira ve üzerinde para bulunan mevduat sahiplerinin sayısı 6 bin 669 kişi artarak 51 bin 161 kişiye yanda milyonlarına milyonlar katan mutlu azınlık varken diğer tarafta ek ödemeden, fazla mesaiden, ikramiyeden bile mahrum bırakılan, yüzde 3+3 zamma mahkûm edilen memurlar bulunmaktadır. Bilinmelidir ki, devletin bütçesi kimsenin babasının malı değildir. Bütçe de milli gelir de milletin ortak kaynağıdır. Hükümetin görevi, herkesin ortak malı olan bütçeyi adaletle yönetmek, elde edilen geliri, hakça paylaştırmaktır. 75 milyonun ortak kaynağından; milletin yüzde 99'u için ayrılan pay, milletin geri kalan yüzde 1'lik ayrıcalıklı kesimi için ayrılan pay kadar bile olamamıştır. Son 10 yıl içinde toplamda reel anlamda yüzde 68 büyüyen bir ülkede, çalışanların pastadan aldığı pay azalıyorsa, burada bir tutarsızlık ve adaletsizlik var yazık ki, bu bütçeyle 2013 yılında da bu adaletsizlik artarak sürecektir."Vatandaş unutulduKamu-Sen'e bağlı Türk Sağlık Sen olarak itirazlarının ekonomi programı hazırlanırken sosyal ayağının eksik bırakılmasına olduğunu vurgulayan Kırklareli Şube Başkanı Süleyman Koçarslan, "Küresel sermayenin taleplerine uygun olarak hazırlanan ekonomik programlar, sermayeyi büyütürken; başta kamu çalışanları olmak üzere dar ve sabit gelirlileri sırtına binilerek adalet sağlandığı, bütçe açıklarının kapatıldığı nerede görülmüştür?Bütün bu verileri göz önünde bulundurarak soruyorum; siz bizim yerimizde olsanız bu hükümete dua mı ederdiniz, yoksa beddua mı? Hepinize saygılar sunuyor, bu vesile ile yeni yılınızı da kutluyorum" diye konuştu.
Memur Zammı Ve Mesailerini Protesto “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz” Türk-Büro-Sen Çorum Şubesi üyeleri, memur zammı ve mesailerini protesto etti. Türk-Büro-Sen Çorum Şube Başkanı Sami Çam, kamu görevlilerinin altı ay boyunca sıfır zamma mahkum edilip, doğalgaza, elektriğe, motorine, benzine, kömüre, oduna, ulaşıma ve suya zam yapıldığını ifade ederek, toplu sözleşme adı altında memurlara yüzde 4+4 artışının reva görüldüğünü belirtti. 2013 yılı bütçesinin TBMM’de görüşüldüğünü ve gelecek yıl da benzer durumlarla karşı karşıya kalacaklarını savunan Çam, “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Hükümetin elindeki terazi bozuk, cetvel eğri, bu nedenle de yaptığı hesaplar yanlış çıkıyor” şeklinde konuştu. 2002-2012 yılları arasında ülke ekonomisinin ortalama yıllık yüzde 6,8 oranında büyüdüğünü ancak kamu görevlilerine büyümeden pay verilmediğini öne süren Çam, “Hükümetin görevi, herkesin ortak malı olan bütçeyi adaletle yönetmek, elde edilen geliri, hakça paylaştırmaktır. 2013 için kamu görevlilerine verilmesi planlanan maaş zammı, memurun cebinden çıkacak paranın yarısını bile karşılamamaktadır” dedi.
eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz anlamı